31 Aralık 2015 Perşembe

Erebos- U. Poznanski

Tanıtım:

Erebos bir bilgisayar oyunu.
Orda durmuş seni izliyor.
Seninle konuşuyor,
Ödüller dağıtıyor,
Seni test ediyor,
Tehditler savuruyor.

Erebos'un bir amacı var.
Oyun oynamak istiyor..

Oyuncularla oynayan bir oyun
EREBOS

Kural 1
Erebos oynamak için tek bie şansın var. Kuralları çiğnersen oyun biter.

Kural 2
Oyunu yalnızken oynamak zorundasın. Oyunda gerçek ismini kullanamazsın. Oyun dışında lakabını kimseye söyleyemezsin.

Kural 3
Oyunun içeriği gizlidir. Kimseyle oyun hakkında konuşamazsın. Kimseye bilgi veremezsin.

Kural 4
Oyun DVD'sini saklamak zorundasın. DVD'yi kopyalayıp çoğaltamazsın.

Kitabın adı: Erebos
Orjinal adı: Erebos
Yazarın adı: U. Poznanski
Orjinal dili: Almanca'dan Çeviri
Yayınevi: Pegasus
Sayfa sayısı: 478
Basım tarihi: 1. baskı Mayıs 2011
Puanım: 6.5/10
...............................................................


Kitap, Pegasus'un eski kitaplarından. Uzun zaman önce ilk çıktığında da kitabı almıştım internetten fakat bazı sıkıntılardan dolayı kitabı iade etmiştim. Bu nedenle sonrasında da almamıştım. Kısmet Kasım 2015'de almamdaymış demekki:) 

Bu tarz kitapları hep sevmişimdir. İnternetin ve oyunların aslında ne kadar tehlikeli olabileceklerini anlatan güzel kitaplar. Daha öncesinde Can Yayınları'ından Sistem adlı kitabı okumuştum ve bayılmıştım kitaba. Okumanızı tavsiye ederim kesinlikle. 


Evet 2015'in ilk karı yağdı. Yeni yıla karla gireceğiz ve bu çok güzel. Umarım herkes, gönlüne göre güzelliklerle güzel bir yıl geçirir:)

................................................................

Yorumum:

Erebos, arka kapak olarak çok fazla bir ayrıntı şeklinde yazılmamış. Kitaba başlarken aslında daha büyük hatta büsmüyük bir beklenti içerisindeydim. Fakat kitabı okuduktan sonra, eksik buldum. Önemsiz olaylar fazla uzatılmıştı. Yer yer okurken sıkılmama neden oldu bu durum. Evet ben erkek değilim ama erkekler kadar iyi anlarım bilgisayar oyunlarından. Cogu kıza göre şaşılacak derecede bilgim vardır ki bilgisayar olaylarını hep sevmişimdir. Bana çok zeka gerektiren bir olgu olarak göründükleri için bilgisayarlar ve sistemler her zaman özel alanımdadır.

Erebos, bir oyun. Kuralları var. Kurallara uymayanlar oyun dışı kalıyor. Kimsenin oyundan haberinin olmaması gerekiyor. Canlı sohbet ortamı tarzında oyunun içinde konuşabiliyorsunuz ve oyun size mantıklı yanıtlar veriyor.
Beni çok aman aman bir olaya sokmadı malesef. Olayın nereye bağlanacağını hemen tahmin ediyorsunuz. Yani ben bu tür kitaplarda zeka parıltısı beklerim ve bence bu kitapta o parıltı yoktu. Bazı yerlerinde cidden cok sıkıldım. Şunu da ekşemek istiyorum. Mesela ben hiçbir zaman korku filmlerinden korkmam gerilmem. Çünkü hepsi aynı temayı islerler. "Burnunu heryere sokma." "Merak etme" klişeler yani.
Bu kitap bana fazla klişe geldi. Bunun sebebi okuduğum bir çok kitabın bana kattığı hayalgücü. Bu kitabı 2011 yılında okusaydım aşık olabilirdim. Ama malesef kitabı okumak icin geç kaldım ve aradığım o tadı alamadım.
Sürekli aklıma Sistem adlı kitap geliyor. O kitap daha kanlı ve ölümcüldü. Daha güzeldi. Okurken geriliyordunuz ve ister istemez internete bakış açım o dönem değilmişti. Fakat suanki dönemde Erebos beni etkileyemedi. 

Bir bilgisayar oyunu düşünün. Sayfalarca olay bekliyorsunuz ama sayfalarda sürekli olarak oyunun içinde yasananlar var ve bu sizi belli bir zaman sonra malesef sıkıyor. Yani beni sıktı bu durum. Oyun detaylarıyla sadece sayfa doldurmuş yazar. Merak ediyorsanız okuyun derim ben. Bu türü ilk defa okuyanlar eminim ki cok beğenirler fakat bana cok klise geldi..
Şimdilik bu kadar iyi yıllar herkese:)




28 Aralık 2015 Pazartesi

Demir Kız- Julie Kagawa

İlk kitabı sevmiştim. Birazcık masalsı bir anlatımı vardı ve masal kahramanlarının da bazılarını görüyorsunuz kitapta. Kahramanlar onlar.
Demir Periler Serisi şuan Pegasus Yayınları tarafından 4. Kitabına kadar basılmış durumda. Serinin devamı varmı yokmu bilmiyorum. 
Demir Kız henüz 2. Kitap olduğuna göre de son kitabı okuduktan sonra daha net anlayacağım olayları.
İlk kitapta bazı olaylar kafamda yarım kalmıştı. Bakalım ikinci kitapta ve devamında bunlar giderilir mi? İlk kitabı düşünüyorum da.. Kafamda çok net sahneleri kalmamış. Kahramanların birkaçı aklımda. Olayların en can alıcıları aklımda ama net olarak hatırlayamıyorum kitabı. Bakalım 2. Kitap umarım daha daha hareketli ve eğlenceli vee hızlı ilerler.

Tanıtım: 
Fani dünya bensiz dönerken
Kış Divanı'nda tutsağım.
Zaman algımı yitirdim.
Demir Divan'da keşfettiğim büyü gücümü kullanamıyorum ve Asj kayıplar karıştı.

En azından Demir Perileri yendiğimi sanıyordum.

Ta ki Mevsimler Asası çalınana kadar.
ONU GERİ ALACAĞIM.

Kitabın adı: Demir Kız
Orjinal adı: The İron Daughter
Yayınevi: Pegasus
Seri Sırası: 2
Sayfa sayısı: 411
Puanım: 7/10



Yorumum:
İlk kitapta, Megan kardeşini, Demir Kral'ın elinden kurtarmak için elinden geleni yapıyor. En yakın arkadaşı( Puck favorimdir), sandığı kişinin de aslında bir peri olduğunu öğreniyor. Hayatı bir anda değişiyor anlayacağınız. Bir anda mitolojik olayların içinde bulan Megan, başta biraz afallasa da çabuk adapte oluyor. Kendisinin de özel güçleri var ve bunları zamanla daha da keşfedecek gibi duruyor. Tekinsiz Prensi Ash, kardeşini kurtarmak şartıyla Megan'ı Kış Divan'ına gelmesi için ikna ediyor. Kardeşini evine bıraktıktan sonra geri dönüyorlar ve Megan Kış Divan'ına adın adıyor. Fakat bu sefer de Ash ortadan kayboluyor. 
Evet ikinci kitabın ilk bölümü bu şekilde önsöz tarzında bilgilendirmelerle başlıyor.
Kitap seri olduğu için hala bazı olayları tam oturtamadım. Mesela olayların geçtiği  mekanlar, karakterler.. Kim dosttu kim düşmandı falan:) 
Yaz Divanı ve Kış Divanı arasındaki Mevsimler asası çalındığında işler iyice kızışıyor. Kitap bundan sonra cidden çok hızlı ilerliyor. İlk kitaptan kat kat daha iyidi ikincisi. 
Bu kitaba nedense cümlelerimi birleştirip yorum yapamıyorum. Nasıl yorum yaparsam yapayım sonucu spoilera çıkıyor ve o zaman da tadı kaçıyor.
Yaz ve Kış Diyarları arasındaki savaş en çok da Megan ve Ash'i etkiliyor. Sevdiği kız için büyük fedakarlıklar yapıyor Ash.
Kitabın son 150 sayfasında yer yer sıkıldım aslında. Bunun sebebi de Ash'in piyon gibi kullanılması gösterilmesiydi. Sinirlendim okurken:) Mevsimler Asası'nın peşinde geçen ikinci kitap güzel ve merak uyandıran bir sonla yerini üçüncü kitaba bıraktı. Umarım üçüncü kitap daha da güzel olur. İyi günler dilerim.






27 Aralık 2015 Pazar

Sherlock, Lupen ve Ben- İrine Adler

Evet yazar her ne kadar İrine Adler olarak tanımlansa da, hepimiz biliyoruz ki o da bir kahraman. Yani anonim bir seri mi yoksa yazar tanıdık birisi mi hiçbir bilgim yok. Araştırmadım da. İstemiyorum da. Ben bu kitabı,gercekten varolduğuna inanmak istediğim bu karakterlerin ağzından dinlemeyi ve İrine'ın kaleminden okumayı seviyorum. Bunun güzelliği burada..
Kitap Gençlik Dizisi. Doğan Egmont yayınlarından cıkan ve suanki 5. Kitap. Her ne kadar yaşıma hitap etmese de, bu seriyi almamış ve okumamış olsaydım kendimi çok eksik hissederdim. 
Bu üç karaktere hayransanız, bu seriyi asla ama asla kacırmayın!! 



Tanıtım: İrine Adler, gercek annesini daha yakından tanımak icin onunla aynı otelde kalıp birlikte zaman geçirmek üzere Davos'a doğru yola çıkıyor. Müthiş dostları Sherlock ve Lüpen'le bu defa büyüleyici İsviçre Alplerinde bir araya geliyor. Üç ayrılmaz dost bir anda kendilerini otelin birbirinden eksantrik misafirleriyle kuşatılmış, tuhaf bir koşulturmacanın içinde buluyorlar. İpuçlarını takip ederek vadideki buzlar şatosuna yaptıkları ziyaretle gizem perdesi aralanıyor, uluslararası bir entrikanın tehlikeli sularında çalkantılı bir yolculuk başlıyor.

Kitabın adı: Sherlock Lupen ve Ben
Yayınevi: Doğan Egmont
Sayfa: 193
Tipi: Ciltli
Puanım: 9/10
Fiyat: 25₺



Yorumum: Kitap, İrene'nin ağzından anlatılıyor. Tüm kitapları böyle zaten. İrene, ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğreniyor ve gercek annesiyle buluşmak için Alplere gidiyor. Bu seri zaten sevdiğim üç karakter var ama yan karakter olarak İrene'in uşağı olan Orazio Nelson karakterine de ben bizzat hayranım. Okursanız göreceksiniz ki gerçekten babası gibi İrene'ı seven ve koruyan bir karakter. İrene ile olan diyalogları beni okurken hep gülümsetiyor.

İrene, yalnız kalmamak ve hayatının yeni bir dönemine geçerken arkadaşlarını da yanında istiyor. Sherlock ve Lüpen'in de İsviçre'ye gelmesiyle hikaye başlıyor.

Kitap 1871 yılını anlatıyor. Onların çocukluklarını okumak ve şuanki karakterlerine nasıl büründüklerini keşfetmek şahane bir duygu gerçekten. Bu seriyi kitaplıma kazandırdığım için çok mutluyum.

Bizim dikkatli üc arkadaşım gözüne bazı insanlar ilişiyor ve onların peşlerindeki ipuçlarını takip ederek yine kendilerini tehlikeli ve eğlenceli bir maceranın içinde buluyorlar.
Kitabı cok sevdim. Yine güzel ve zeki kurgulanmıs bir hikayeydi. Okumanızı tavsiye ederim :)







 

24 Aralık 2015 Perşembe

Canavar- Walter Dean Myers

Merhaba arkadaşlar,
Evet bir süredir sınavlarımdan dolayı kitap okuyamadım. Canavar kitabını da kısa olduğu için okumak istiyorum. Hem ders çalışmaya ara verince okumakta zorlanmam.
Kitabın içini açıp birkaç sayfa okuduktan sonra farkettim ki tiyatro tarzında yazılmış bir kitap. Ben sanırım bu tarzı hiç okumadım. Okuduysam da o kadar eski bir tarihte okudum ki unuttum. Bu nedenle hiç okumamışım gibi düşünerek bu tarzı Canavar'la tekrar deneyeceğim. Güzel bir deneyim olacağa benziyor.


Tanıtım: 
Belki de kendi filmimi yazabilirim. Yazıya dökebilir ve kafamda oynatabilirim. Okulda yaptığımız gibi, sahnelerin taslağını hazırlayabilirim. Yaşamamımın öyküsü olur bu film. Hayır, yaşamımın değil, yaşadığım bu deneyimin. Adını da savcı hanımın bana dediğinden koyarım: CANAVAR!

İlk sayfası bu şekilde bilgi veriyor. Sizi tamamen hayal gücünüze bırakıyor yani.

Kitapta cinayetle sorgulanan Steve Harmon'un iç dünyasında yaşadıklarını ve kendini suçsuz çıkarma çabalarını okuyorsunuz. 
Bu durum o kadar farklı bir dille anlatılıyor ki yer yer okurken çok üzüldüm. Mahkumların yaşadıklarını ve hapishanede cektiklerini içinizde hissetmek çok üzücü fakat bir yandan da bunu hakettiklerini düşünmek çok ironik oluyor.
Bir sinema filmi nasıl doğar. Daha doğrusu bir mahkumun gözünden kendi filmini çekmek.. 


Yazarın Adı: Walter Dean Myers
Kitabın Adı: Canavar
Orjinal Adı: Monster
Yayınevi: On8
Sayfa: 168
Çevirmen: Bahadır Argönül
Puanım: 7/10




22 Aralık 2015 Salı

Pendik Tardis Cafe

Whovian'lar için güzel bir mekan. Kesinlikle herşeyiyle Doctor Who'ya ait özel hediyelikler ve tasarımlarla dolu. Ben ilk gittiğimde iki sene falan önceydi sanırım. Dışarıdaki ilk giriş kapısı TARDIS kapısıydı. Bugün gittiğimde ise otomatik açılan kapı karşıladı bizi. Bu durumu sevmedim fakat içeri girince içeride TARDIS girisini görünce de çok sevdim.

Cafe'nin dışarıdan görünümü bu şekilde. Çok sevimli bence:)

İçeride sizi kapılarından içeri girince cafe'nin merdivenlerine çıkarsn bir TARDIS karşılıyor. Cidden şahane olmuş.

Kendini çok mutlu hisseden bir Günnur var karşınızda..


Kapıdan girince, "sanırım içi dışından büyük" lafına atıfta bulunmuşlar. Şahane olmuş. TARDIS'in içinde sizi şahane bir cafe bekliyor.



Bu çizimleri görünce hayran oldum gerçekten. Tam olarak Doctor Who'nun tanımı olan cümleler bunlar. Çok başarılı.



                Bad Wolf- Rose Tyler

Cafe'nin tasarımı çok güzel. Fakat ben genişlik açısından biraz dar buluyorum. Her kattan çok az kişi oturabiliyor fakat tablolar ve yazılar fazla fazla içeriyi genişletiyor.

Run you clever boy, and remember me..


Bu tabloyu çok seviyorum. Hatta iki sene önce TARDIS cafe'den aldığım bardağın üstünde de bu resim vardı ve çok canlı ce hoş görünen bir tablo.

Bu da görebileseğiniz en şahane varil bence:) Yaa ben görünce aşık oldum. Şahane birşey bu.




Cafe'ye geldiğimizde ufak bir tadilat vardı. Bu nedenle oturduğumuz alanın yan tarafı falan boştu. Rahatca her yerin resmini çekebildim:)




Film şeridi tarzındaki resimlerle Cafe'nin havası baya değişiyor ve güzelleşiyor.

Bı gördüğünüz de Cafe'nin menü kartı. Bence şahane. İçinde DW'ye özel isimli yiyecekler de var ve bunlar da çok şeker.

Menunun arka kapağı da oldukca sahane.








Bu tür özel isimli yiyeceklerden Dalek Hamburger yedim ve cok güzeldi. Doyurucu ve dolu doluydu. Gelirseniz deneyebilirsiniz.


Bunlar da satın alabileceğiniz güzel hediyelikler. Fakat geldiğimizde hepsi bitmişti ve yakın zamanda yenilerin geleceğini söyledi Cafe sahibi. Bu nedenle hediyeliklerin birkaçı kalmıştı.



Veee benim en favori Doktorum 11. Doktor. Matt Smith..


Yediğimiz tramisuların yanıma böyle şahane yazılar yazarak bize servis ettiler ve görünce cok mutlu oldum. En güzel iki söz.

Tabiki yanımda 5 kitabı da getirmiştim ve fotoğraflarını çekmezsem olmazdı olmazdı olamazdı:)



Arkadaşlar daha bir sürü fotoğraf var ama blogda cok uzun duruyorz bu nedenle burada bitiriyorum. Son olarak adres ve telefon gireceğim. Cafe, sahilde ve kolayca bulunabilecek bir yerde. Giderseniz, bulmakta çok zorlanmazsınız.

Adres: Batı Mahallesi, Erol Kaya Caddesi, no:100 Pendik/ İstanbul
Telefon: 0216 511 22 33
Açık: 08:00-23:00
İnternet: www.tardisturkiye.com

21 Aralık 2015 Pazartesi

Kötü Kızlar Ölmez-Katie Alender

Acıkca söylemem gerekirse, korku filmlerini her zaman sevmişimdir. Hatta aşığımdır. Hatta saplantılı şekilde en sevdiğim film çeşitidir.

Fakat hiç korku-gerilim filmi tadında bir kitap okumamıştım.
Bu kitap yanlış bilmiyorsam üçleme. Ama devam kitapları ne kadar etkili olur bilmiyorum. Kitabı okuduğumda çok sevmiştim. Fakat şuan düşünüyorum da devam kitapları nasıl olur emin olamıyorum. Çok şasaalı bir anlatıma ve konuya sahip değildi. 
Kitabı okurken cok sevmiş olmama rağmen beni korkutmadı hatta germedi. Hatta beni karanlık bir havaya falan da sokmadı. Keşke tek kitap olsaydı. Devam kitaplarının Kurucunun Kızı'nın ikinci kitabı gibi berbat olmasından korkuyorum acıkcası. Kitaba başlarda kac puan vermiştiö bilmiyorum ama suan düşününce 5.5 puanı hak ediyor bence. Yarı yarıya bir kitaptı. 

Tanıtım: Bir zamanlar Alexis lisenin asi kızıydı: pembe saçlı, kötü huylu, yalnızlığıyla mutlu. Ta ki bir gün kız kardeşi Kasey yanlış hayaletle arkadaş olana dek...
Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir ve
İŞLER NE KADAR KÖTÜYE GİDERSE GİTSİN, HER ZAMAN DAHA KÖTÜSÜ OLABİLİR..

Kitabın Adı: Kötü Kızlar Ölmez
Orjinal Adı: Bad Girls Don't Die
Yazarın Adı: Katie Alender
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 286





Betül Güçlü- Süper Dadı

Müptela Yayınları'ndan okuduğum ilk kitaplardan birisiydi sanırım Süper Dadı.
Basit bir anlatımı vardı. Kafa yormayan, insanı bunaltmayan.. Yer yer gülümseden ve eğlendiren.. Evet arkadaşlar ben bu kitabı gerçekten cok sevmiştim çokk. Hala bu satırları yazarken gülümsüyorum. Belki anlatılan durumla karsılasmak bizim için zor ve imkansız olabilir ama olsun. Bu kitap insanın içini ısıtıyor. İki kücük kahramanın o çocuk akıllarını okumak, onları hissetmek çok güzel. Çocukların o kirlenmemiş kalplerini görmek, kirlenen kalplerimizi biraz olsun temizliyor. Yaşanan bu olayın anlatımı beni cok etkilemişti gercekten. Biraz kafanızı dağıtmak isterseniz okumanızı öneririm.

Kitabın Adı: Süper Dadı
Yazarın Adı: Betül Güçlü
Yayınevi: Müptela
Sayfa sayısı: 255


Tanıtım: 
Aşıksanız;

Dağları delebilirsiniz "Ferhat" derler
Çölleri aşabilirsiniz "Mecnun" derler
Canınıza kıyabilirsiniz "Romeo" derler.

Ya iki küçük sevimli canavarın tüm sorunluluğunu alıp, kalplerini çalar ve oradan sevdiğiniz kadına ulaşmayı başarırsanız?

İşte o zaman "SÜPER DADI" derler.

Efran'ın verdiği zorlu, eğlenceli, acılı ve sevimli mücadeleyi okurken aşk uğruna girebilecek en güzel sınavlardan birine şahit olacaksınız. 

Beril,Baler, Sare ve Efran'ın "aile"si sizi de aralarına alacak kadar sevgi dolu; gerçek bir aile olmak için kan bağından daha fazla ihtiyacımız olan tek şey de bu.

En Sevdiğim Seri Kitaplarım-5

En sevdiğim serilerimden bahsederken tabiki Dan Brown ve onun muhteşem zekasını unutmamam lazım.
Böyle bir anlatım böyle bir kurgu olamaz. Kitaplar tamamen zeka ürünü. Yazar gercekten zekasını sonuna kadar kullanmış. Verdiği bilgiler ve tarihi bölümler o kadar merak uyandırıcı ki! Elimden en uzun sürek kalan kitaplardılar. Sebep sıkıcı olmaları değildi kesinlikle. O kadar bilgi vardı ki kitaplarda, yazılan tarihi yerleri ve illuminati geçmişini internetten arastırmaktan kendimi alamıyordum ve arastırınca herşeyin yazılan gibi olduğunu görünce inanın yazarın gözümdeki değeri daha da artıyordu. Bu seri okuduğum en iyi seri. Filmlerine verdiğim not 2 iken. Kitaplarına verdiğim not 10 olurdu. Aradaki uçurum o kadar inanın ki! Bence ı seriyi okuyun okuyun okuyun!!

Yazarın Adı: Dan Brown
Yayınevi: Altın Kitaplar


19 Aralık 2015 Cumartesi

Doctor Who Aşkı

Evet ben bir Whovian'ım. Hatta Whovian bir Booklover'ım:)
Doctor Who izlemeye ilk başladığımda bu  kadar delirircesine ona aşık olacağımı ve her bölümü defalarca kere izleyip üstüne birde repliklerini ezberleyeğimi bilemezdim.
Shada adlı kitabı D&R'ın 10₺ kampanyasından almıştım ve sonrasında da çıkan her kitabını kitaplığıma ekledim. Asla pişman olmadım. Tek sorun diğerlerini okumaya kıyamamam. Bunu da atlatırsam herşey hallolacak:)