14 Mart 2016 Pazartesi

Kızımın Katiline Mektuplar- Cath Staincliffle

Tanıtım:


Kitabın adı: Kızımın Katiline Mektuplar
Orjinal adı: Letter to My Daughter's Killer
Yazarın adı: Cath Staincliffle
Yayınevi: Yabancı
Baskı: 1. Baskı Aralık 2015
Alınan tarih: 27 Şubat 2016
Fiyatı: 23₺
Sayfa: 310
Puanım: 8.5/10


Arka Kapak:

İngiliz ITV3’ün Suç Gerilimi Romanları seçkisinde yer alan ve Specsavers Suç Gerilimi Ödülleri 2014’ün en iyi altı suç gerilimi romanından birisi olan Kızımın Katiline Mektuplar, vahşi bir suçun sıradan bir aile için sonuçlarını ortaya koyarken suç, ceza ve oldukça insani bir duygu olan intikam arzusu üzerine temel soruları da keşfe çıkıyor.

Büyükanne Ruth Sutton gezegendeki herkesten daha çok nefret ettiği adama, dört yıl önce kızını öldüren adama mektuplar yazıyor. Ruth’un acısının yükü ve nefreti geçen zaman içerisinde yalnızca daha da büyümüş, intikam almak için duyduğu arzu daha da güçlenmiştir. Ruth kızının katili olduğunu düşündüğü adama yazarak, kendisini kemirip hayatını mahveden duyguları içinden atmak, hakikati öğrenip huzur ve bir çıkış bulmayı umut etmekte, okur da onun gözünden bu cinayetin sırlarını öğrenmektedir.

Fakat Ruth’un onu gerçekten bağışlayıp bağışlayamayacağı başka bir meseledir ve mektuplar bu noktada onun hem son hem de en büyük umududur.

“Zekice ve duygusal olarak insanı içine çeken ahlaki bir yapıt.” -Daily Telegraph

“Karmaşık ve tatmin edici.” -Sunday Times

“Nefes kesici.” -Ann Cleves

“Bir yazarın gün geçtikçe daha da iyi olduğunu görmek heyecan vericidir. İşte Cath Staincliffe tam da bunu yapıyor.” -Val McDermid

“Hüzün, suçluluk ve affetmenin karmaşık yapısını hakkında son derece sürükleyici, etkileyici ve düşündürücü bir roman.” -Chris Ewan



Yorumum:

Bir anne. Evladını cinayete kurban vermiş. Kendi içinde savaşan, kendi kendine katile şiddet senaryoları kuran... Neden? Neden benim kızım? Delirmeye az kaldı. Sınırlarını tüketti. İçindeki o yangın gittikce artıyor. Kızını canice öldüren o alçak için, canice şeyler düşünüyor planlıyor hayal ediyor. Biz buraya neden geldik diye soruyor kendine! Torunum neden annesiz kaldı? Kocası neden eşini kaybetti? Peki biz bunları hakedecek ne yaptık?

Geriye dönüş sahnelerini okumak çok garipti. Lizzie'i ve ailesini düşünüp kendimi onların yerine koyarsk okudum kitabı. Sizde böyle yaparak okuyun bence. Bir insan hayatının bitmesi normal bir durum. Evet, hepimiz bir gün öleceğiz. Fakat, ölüm var ölüm var. Ölmenin de güzelini nasip eylesin Rabbim..

Bir annenin feryadı yükseliyor içimde;
Çabuk öldü mü?
Acı çekti mi?
Tecavüze uğradı mı?
Tekme yedi mi?
Son sözleri nelerdi?
Peki neden benim kızım neden benim Lizzie'm?

İçim yana yana okudum bu kitabı. Kahroldum. Bende bıraktığı o etki, anlattıklarından çok daha büyüktü.

Kitap; bir günlük tarzında Lizzie'nin annesi Ruth'un ağzından anlatılıyor. Ruth, kızının katilinin kim olduğunu henüz bilmiyor ama sürekli olarak, ona mektuplar yazarak,geride bıraktığı enkazı görmesini istiyor. İçinde nefreti ve acıyı onun da tatmasını istiyor.

Polisiye türü bir kitap değil kesinlikle. Psikolojik bir kitaptı ve ben bu türü çok seviyorum. Kesinlikle okumanızı öneririm.

Son olarak;
KADINA ŞİDDETE HAYIR!!


Hayata dair:

13 Mart 2016.. Ankara'da yaşanan diğer bir patlama daha. Sönen bir sürü hayat. Bir sürü güzel yürek. Bir sürü can. Bir sürü mutlu yüz. Her birinin farklı bir hayatı her birinin orada farklı bir bulunma sebebi vardı. Hepsi o an oradaydı farklı sebeplerden de olsa aynı kaderi paylaştılar. Kalleş insanların kucağına düştüler. Katillerin, teröristlerin. Peki, onların yerine koyalım kendimizi. Şehit ailelerinin, asker yakınlarının.. Orada ölenlerin.. Bu acı tarif edilemez bir acı eminim ki! Biz yaşamadığımız halde bu kadar derinden hissettiysek, ya o ateşin düştüğü evler de durum nedir siz düşünün!! Bunlar da unutulacak! Her ölüm gibi.. Ama unutulmayacak olan şey, onların boşuna ölmediği.. Bizim için öldükleri.. Belki daha iyi bir gelecek icin belki daha iyi bir dünya için.. Bunu da demesi kolay değil mi? Ateş düştüğü yeri yakar?! Vatan sağolsun!! Sağolsun ona lafımız yok!! Ama artık bu olaylar da dursun... 

Aklıma Özgecan geldi. Güzel arkadaşım. Gül yüzlü canım.. Adi bir şerefsizin bir anlık şehvet duyguları için canını verdi. Sorun namus muydu? Hayır. Bir damla kan değildi sorun! Sorun, istemediği birisiyle istemediği birşey yaşamaktı!! Bunu yaşayacağına ölürüm daha iyi dedi. Ömür boyu o anları aklımda tutup delireceğime, ailemin yüzüne her baktığımda bunu hatırlayacağıma ölürüm daha iyi dedi. Gençti. Güzeldi. Hayat doluydu. Belki sevgilisi vardı onu her zaman gülümseten, gelecek hayalleri kurduran.. Belki o an o geldi aklına. O güzel anları yaşamak istediği kişi ona tecavüz etmeye kalkışan, vücudunda hak iddia etmeye calışan o yaratık değildi. İnsanlıktan nasibini alamamış o kalleşler, yeri gelir namus bekçisi kesilirler yeri gelir seni sonuna kadar yargılarlar, yeri gelir senin hayatının içine ederler!! İnsan hayatı bu kadar basit mi?! Ahhh boğazımda düğümleniyor söylediklerim yazdıklarım. Neler neler geçiyor aklımdan!! Susmak istemiyorum ama ne değişiyor konuşunca!! O adi şerefsizler yok oluyorlar mı hayatımızdan!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder