24 Mayıs 2016 Salı

Kabil'in Gözü-Patrick Bauwen

Tanıtım


Kitabın adı: Kabil'in Gözü
Orjinal adı: L'oeil De Caine
Yazarın adı: Patrick Bauwen
Yayınevi: Pegasus
Baskı: Ocak 2016
Alınan tarih: 7 Mart 2016
Sayfa: 464
Fiyatı: 29,90₺
Puanım: 7/10


Arka kapak:


Hiçbir sır gizli kalmayacak Tüm günahlarının bedelini ödeyeceksin
Dişe Diş Göze Göz…
Herkes bir şey saklar. Komşunuz, karınız, arkadaşlarınız… 
Ya hepsini bilebilseydiniz?
Onların gizli korkularını ve en mahrem sırlarını…
Amerika’yı büyüleyen realite şov Kabil’in Gözü’nde olduğu gibi…
On aday, on sır. Sizin ve benim gibi insanlar.
Daha doğrusu özellikle sizin gibi…
Çünkü ben sürpriz bir davetliyim.
Sıranın kendisine gelmesini beklerken her şeyi gören benim…
Onları bilinmeze götüreceğim.
Kendi oyunuma ve kendi sırrıma…
 
Bir yarışma programı için, geçmişlerinde korkunç sırlar olan on kişi bir araya getirilir. Stüdyoya götürülmek üzere otobüse binerler ama sabah uyandıklarında kendilerini gizemli bir şekilde çölün ortasındaki ıssız bir madenci kasabasında bulurlar. Bu da yetmezmiş gibi yarışmacılar teker teker ortadan kaybolmaya başlar. 
Zaman daralmakta, tüm sırlar açığa çıkmaktadır ve tüm günahların bedeli ödenecektir…
 
“Yaşayan karakterleri ve baştan sona gerilim dolu kurgusuyla usta işi bir roman. Türün bir ustasını müjdeleyen bir yetenek.” 
Pierre Maury, Le Soir
 
“Televizyondaki realite şovlar üzerine olağanüstü bir roman. Patrick Bauwen’in ilk romanı bir başyapıt.”
Delphine Peras, L’Express




Yorumum:


Selamlar,
Kitap 1983 yılına ait ufak bir bölüm anlatıyor ve sonrasında da 23 yıl sonrasına geçiyor.

Doktor Thomas Lincoln, garip bir adam. Sanki herşeyden huzursuz, mutsuz, suratsız, hayattan beklentisi olmayan, sürekli somurtan bir tip gibi canlandı gözümde.. Başına gelen bir olaydan dolayı tüm kariyeri bitmiş. Artık doktor değil ve bu realite şov için seçilmiş fakat bildiğiniz mızmız yaşlı amcalar gibi.. Sürekli kötü sözler eden, herşeyden nefret eden bir adam..

Bir yarışma programı var. Bir Realite Şov: Kabil'in Gözü. Bu şov en derin sırlarınızı gözler önüne serecek. Yarışmaya katılan adayların büyük sırları var ve bu sırlar doğrultusunda yaşayacaklarını gözler önüne serecek. Dini olgulara dayanam bir şov. Zaten adından da belli. 

Kitapta zorlandığım bir kaç durum oldu. Bunların başında gelen en temel olay, olayların geniş bir çerçeveden anlatılmasıydı. Bu durumların birleşmesini kafamda canlandırmak beni zorladı ve kitabı inanılmaz derecede keyifli hale getirdi. Bence hiçte basit bir kitap değildi ve kesinlikle olayların geniş bir alana yayılmış olması çok güzeldi. Bir diğer sıkıntımsa kişilerle oldu. Sanki çok fazla kişi vardı kitapta ve ben bir süre sonra kimim eli kimin cebinde durumunu anlamaya çalışırken zorlandım. Bunun haricinde de dini bazı olgulardan söz ediliyordu ve bu benim hem hoşuma giderken hem de rahatsız olmama sebep oldu. Bazı dini olguları bu şekilde okumak beni biraz geriyor. Olumsuz anlamda değil bu ama ne bileyim yani ruhunu daraltıyor ben sürekli kendimi "töbe töbe" "olur mu öyle şey" falan derken buluyorum:)

Kötü sırları olan 10 kişi bu şov için bir araya geliyorlar. Her birinin korkunç sırrı var ve bu şovun amacı bu sırlarla nasıl yaşadıklarını görmek, bu sırrı nasıl saklayabildiklerini görmek..

Kitap okurken cidden ilginç bir hal almaya başladı. Okurken sonunu tahmin etmeye çalıştım ve bu durum çok hoşuma gitti.

Yarışmacılar Laa Vegas icin yola koyuluyorlar fakat kendilerini ıssız bir alanda buluyorlar. Bir maden kasabası. Varmaları gereken yerle alakası bile olmayan bu yere nasıl geldiler? Kim getirdi? Neden kimse bir şey hatırlamıyor?  

Bulundukları kasabada kimse yok. Terkedilmiş ve harap olmuş bir mekan. Su kaynakları bile içmeye elverişli değil ce bu durum gün geçtikçe yarışmacılar arasında sorun oluyor. Buraya nasıl geldiklerini bile bilmiyorlar ve sonrasını tahmin edemiyorlar.

Kitabı ne kadar sevdiysem o kadar da sevmedim. Olayın anlatıldığı altyapı çok güzel fakar yazar daha heyecanlı şeyler ortaya koyabilirdi bence. Bir kişi üzerinden hikaye kurgulanmış ve ben diğerlerinin de bir o kadar hikayede olamasını beklerdim açıkçası. Kitabın ilk 200 sayfasını çok heyecanla okudum fakat kitabın ikinci yarısı malesef çok fazla beklentimi karşılamadı. Yükselmesi gereken tempo gittikçe düştü. Okurken sıkılmadım çok fazla.. fakat keşke biraz daha sert bir kitap olsaydı bence.. 

Daha fazla yorum yazmak istemiyorum. Spoiler vermem gerekecek ve bu da kitabı merak edenler için güzel olmayacak.. Kitaba şans vermek isterseniz okuyun derim. Fakat ben çok büyük heyecan içinde okumadım.. Pegasus'un arka kapaklarından dikkatimi çekip aldığım çoğu yeni kitabı malesef benim için özellikle "Külkedisi Uyurken" ciddi anlamda hayal kırıklığı oldu.. Kitaplar arka kapakları kadar içerik olarak da çekici olmalı bence..

Fakat buna rağmen suan kitaplığıma bakıyorum da yine de Kabil'in Gözü ortanın üzerinde bir kitaptı benim için. Sınıfı geçti..



2 yorum:

  1. Bu kitabı ben de okudum.
    Bazen sıkıldım bazen de olayların akışı ile hızlı hızlı çevirdim sayfaları.

    Yazı da çok güzel olmuş, eline sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet. kitap gelgitli bir kitaptı. bazen şahane ılerlerken bazen duragandı. ama güzeldi bence. suan dusunuyorum da farklı bır kitaptı:)

      Sil