28 Kasım 2016 Pazartesi

Bronz Atlı-Paullina Simons

Tanıtım


Kitabın adı: Bronz Atlı
Orjinal adı: The Bronze Horseman
Yazarın adı: Paullina Simons
Yayınevi: Pegasus
Baskı: 1. Baskı Ekim 2016
Alınan tarih: 31 Ekim 2016
Sayfa: 824
Fiyatı: 39₺
Seri sıralaması: 1
Puanım: 9/10 


Arka kapak:


Bu kısacık ömürden korkmayacağım, başımı eğmeyeceğim,
dik durmanın bir yolunu bulacağım. Kapımı her şeye kapatacağım, Alexander. İçimde yalnızca sen kalacaksın...

 
Şarkılar söyleyip hayaller kurmaktan başka işi olmayan on yedi yaşındaki dünyalar güzeli Tatyana, Almanların Rusya’yı işgal ettiği 1941 yazından sonra hayatının bir daha asla eskisi gibi olmayacağından habersizdir. Çünkü savaşa girdiklerini öğrendikleri gün hayatının mucizesiyle karşılaşmıştır; yakışıklı ve gizemli Kızıl Ordu subayı Alexander Belov… 
Birbirlerine ilk görüşte âşık olan Tatyana ile Alexander ateş ve baruttur, bir kuşun iki kanadı, gece ve gündüz, toprak ve çiçek… Fakat aşk da hayat gibi, asla göründüğü kadar kolay değildir. Hatta onlarınki aşkların en zorudur çünkü Tatyana’nın biricik ablası Daşa da genç adama sırılsıklam âşık olmuştur. Onları bekleyen o korkunç savaş, kış, açlık ve ölümcül sırlar, imkânsız aşklarının verdiği acının yanında bir hiç kalacaktır. 
Bronz Atlı, Tatyana ile Alexander’ın hikâyesi. Başlarına bombalar yağarken kalpleri aşk için çarpanların hikâyesi. İhanetin olduğu kadar fedakârlığın da hikâyesi. Her satırı hüzünle, tutkuyla ve umutla kaleme alınmış, unutulmaz bir aşk ve savaş destanı…
 
Avucunu aç, içine benim için bir öpücük kondur ve sonra elini kalbine bastır.
 
Bronz Atlı, bir kara sevda öyküsü… Ama asıl soru şu: Hayatta kalmak için neleri feda edebilirsiniz?”                                                                                           Bibliofemmebookclubcom          
 
 “Simons, aile bağlarının ve insan doğasının kırılganlığını gözler önüne sererken hayatta asıl önemli olan değerlere dikkat çekiyor; dürüstlük ve sadakat…”
Good Reading
 
“Yüreğinizi sızlatacak bir aşk hikâyesi… Savaş sahnelerinden tutku dolu sevişmelere ve kuşatma altındaki Leningrad’da yaşamın zorluğuna kadar her detaya yer verilmiş.”
Molly Connally
 
“Savaşın bütün dünyayı paramparça ettiği bir zamanda kendilerini korkunç bir aşk dörtgeninin içinde bulan iki talihsiz âşık… Adını Puşkin’in hüzünlü şiirinden alan Bronz Atlı, sosyalist ütopyanın ironilerine de müthiş bir başarıyla dikkat çekiyor.”
Publishers Weekly
 
“En az Rüzgâr Gibi Geçti kadar sıra dışı bir hikâye…”
Teresa de Medeiros
 
Bronz Atlı diğer romanlar içinde gerçek bir mücevher…” 
The Guardian
 
“Romantizm severler bu kitapta aradıkları her şeyi bulacak.”
Daily Mail
 
“Hangi açıdan bakarsanız bakın bu bir aşk hikâyesi ama gerçeğin sesini de taşıyor. Bronz Atlı, gelmiş geçmiş en iyi tarihî romanlardan biri.”
Bibliofemmebookclubcom
 
“Savaş atmosferinde böylesine tutkulu ve destansı bir aşk hikâyesi yaratmak kolay değil. Simons, insan ruhunun nelere göğüs gerebildiğini anlatan etkileyici satırlar kaleme alırken göz kamaştıran güzellikte tasvirlerinden ödün vermemiş.”
Barry Forshaw




Yorumum:

Selamlar herkese...

Kesinlikle okumaya en çok korktuğum bir kitap yorumuyla geldim. Korkmamı bir kaç sebebi vardı. Bunlardan birisi kitabın kalınlığı ve puntonun inceliği. Sonrasında tarihi bir aşk hikayesi olması da beni korkutuyordu. Üzerine bir de Rus edebiyatı da girince -ki ben Rus edebiyatını çok zorlu bulan birisiyim. Gerek isimler gerek isimlerin farklılaşmasıyla ortaya çıkan isim ve kahramanların kalabalıklığı- beni gerçekten zorlayan en büyük etkenlerdi. Kitabı okumayı erteleme sebebim oldular. Fakat deli gibi de merak ediyordum kitabı. Yıllar önce başka bir yayınevinden seri çıkmış ama baskıları yok ve yorumlarına baktığımda da herkesin çok beğendiğini görmüştüm. Haliyle kitaba olan merakım arttı. En sonunda Sena ve Betül'de okuyup hayran kalınca ve Sena'nın ciddi ciddi okumam için beni cici şekilde tehtit etmesiyle:) kitabı okumaya karar verdim..

Kitap ciddi anlamda kalın ve puntoları da kalın olunca bende kendimce asla ilerleyemeyeğini düşünüyordum ama öyle olmadı. Kitap ciddi ciddi elimde akıp gitti. Ben okurken cidden sayfa sayısına ya da puntolara takılmadım. Okurken bunları farketmiyorsunuz çünkü kitap su gibi akıyor. Bu sanırım çevirmenin başarısı olsa gerek. Onu da tebrik ediyorum gerçekten..

Kitapta zorlanacağıma inandığım ve ciddi anlamda da zorlandığım tek şey isimler oldu. Rus isimlerinin çok farklı bir olayı var. Bir kişinin ismi birkaç şekile giriyor ve siz bu acaba başkası mı derken kendinizi buluyorsunuz. Ayrıca kitabın kalınlığından ve savaş ortamından haliyle ailelerin de araya girmesinden dolayı kitapta bolca karakter karşılıyor sizi ve haliyle hepsini aklınızda tutamıyosunuz. Bunu halledip isimlere alışınca pek sorun kalmıyor..

Kitap mükemmeldi. İyiki kitabı cesaret edip elime aldım ve okudum. Yani neresinden öveceğimi bilmiyorum. Tüm övgüleri deliler gibi hakeden bir kitap. Savaş-Tarih gibi olayları okumayı sevmesem de kitapta bunu hissetmedim. Çünkü karakterlerle aşk yaşamakla meşguldüm:) Ahhhhhh ahhh!! Ben neresinden anlatayım neresinden gireyim olaya ne yapayım ben? İkinci kitap hemen çıkar mı Allahım:( Hemen çıksın. Hemen çıkmalı!!!!

Tatyana 17 yaşında bir genç kız. Ailesiyle beraber yaşayan, derdi tasası olmayan, hayattan çok büyük beklentileri olmayan bir genç. O yaşlardaki her genç kız gibi.. Biraz daha olgun ve oturaklı birisi.

Alexander ise bir subay. 22 yaşında ve ilgilenmesi gereken büyük bir savaş var. İşi ciddi ve kendisi de bunun bilincinde. 

1941 yazı Almanların Rusya'yı işgal etmesiyle herkesin hayatı değişiyor. Elbette savaş zor bir durum. Artık o eski özgürlükler yok. Karanlık bir dünya savaş alanı. Bu savaş alanında ise iki genç. Tatyana ve Alexander. 

Tatyana'nın ablası, biraz daha aklı havada bir kız ve Alexander ile gönül ilişkisi yaşıyor. Oysa ilk görüşte birbirlerine aşık olan Tatyana ve Alexander için gönüllere söz geçirmek çok zor. Dimitri ve Alexander en iyi arkadaşlar ve bu iki kız kardeş için bir çeşit bocalama sürecindeler. Gençliklerinin de verdiği o duygularla beraber allak bullak olan kalpleri için neler olacak?

Dimitri ve Alexander tamamen zıt karakterler. Her yönden öyleler ve bu iş hayatları içinde geçerli. Dimitri, asker olmasına rağmen, gerçekten hovarda ruhlu birisi. Çok sevdiğim bir karakter olmasa da kitabın renkli kişiliklerinden birisi.

İki kardeşin aynı adama aşık olması ve durumun karmaşıklaşması beni inanılmaz üzdü. Tatyana fazlaca ablasını düşünen birisi ve bu kadar mütevazi olmak bana saçma gelmedi desem yalan olur. Alexander'in biraz daha sert bir duruşta olmasını bekleyip durdum. Deli oldum deli! Tam Tatyana ile ruh ikizi gibiler cidden. Bu kadar mütevazilik bana fazla geldi. Yani olayı imkansız aşka çevirmeseniz de bizi mahfetmeseniz olmaz mıydı? Bu kadar içimizi yakmasanız ne olurdu sanki? Kahroldum okurken:(

Kitapta, savaşın kol gezdiği ülkede bir yandan savaşın etkileri maddi manevi yayılırken bir yandan da Tatyana ve Alexander için herşey çıkmaza giriyor. Kitapta başlarda okumaya tedirgin olduğum savaş olaylafı gittikçe azalıp iyice aşk çıkmazına girdi kitap. Bu durumu hem sevdim hem sevmedim. Savaş yıllarındaki bir aşk öyküsünü okuyorsunuz ama çok net şekilde savaşın izlerini de hissetmek ve hissetmemek arasında gidip geliyorsunuz. Duygularımı tam anlatamadım galiba. Yazacak kelime bulamıyorum resmen. Karmaşık bir duyguydu. Kitabı çok severken bir yandan da okuduklarınıza sinirleniyorsunuz. Öyle garip bir duygu işte..

Tatyana ve Alexander'in hayatları gittikçe karmaşa ve karanlığa gömülürken bu savaş alanından sağ çıkıp çıkmayacakları bir merak konusuydu. Nasıl yaralar alacaklardı? Bu yaralar ne kadar derin olacaktı ve onların hayatlarını nasıl etkileyecekti? 

Serinin devamını umarım en kısa sürede Pegasus bizlere sunar da, bu güzel ikilinin hayatına yeniden giriş yapmış oluruz..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder