2 Temmuz 2016 Cumartesi

Koğuş-Arno Strobel

Tanıtım


Kitabın adı: Koğuş
Orjinal adı: Der Trakt
Yazarın adı: Arno Strobel
Yayınevi: Pegasus
Baskı: 1. Baskı Mayıs 2016
Alınan tarih: 26 Mayıs 2016
Fiyatı: 29₺
Sayfa: 352
Puanım: 9/10


Arka kapak:


Seni kovalayan anılarınsa kaçıp saklanamazsın.
Yüzleşmekten başka çaren yok.
 
Söyle bana, 
Kocan seni daha önce hiç görmediğini söylüyor.
Ve herkes bir çocuğunun olmadığını iddia ediyor.
Kimse sana inanmıyorken kime güvenebilirsin?
Peki aslında sen kimsin?
Gece yarısı bir anda karşısına çıkan bir araba ve oğlunu kendisinden söküp alan dövmeli bir kol…


Sybille’nin hatırlayabildiği tek şey budur. Şimdi penceresiz bir koğuşta yatarken karşısındaki doktor ona iki ay komada kaldığını söyler. Çocuğunu sorduğundaysa kendisine çocuğunun olmadığı cevabı verilir. Durumu anlamlandıramayan Sybille koğuştan kaçar. Evini bulmayı başarıp kocasına kavuşunca kâbusunun sona erdiğini düşünür ama yanılıyordur. Çünkü kocası onu reddetmekte ve bir çocukları olmadığını iddia etmektedir. Sırlar aydınlanmaya başladığında ise Sybille kâbusunun daha yeni başladığını anlayacaktır.
 
“İlk sayfasından itibaren okuyucuyu kendine çekiyor ve yakasını bir an olsun bırakmıyor.” Huffingtonpostde
 
“Heyecan dozu yüksek bir psikolojik gerilim, size doğru sandığınız her şeyi unutturacak.” Bücherrezensionenorg
 
“Strobel tüm kitap boyunca şeytani zekâsını sonuna kadar kullanmış. Normallik ile delilik arasında gidip gelen, insanı diken üzerinde tutan bir hikâye.” Krimi-couchde





Yorumum:

Son zamanlarda Pegasus'tan çıkan bir çok psikolojik gerilim kitabı vardı. Ben özellikle Alman gerilimlerini çok beğendiğim için Almanca'dan çevrilenlerini özellikle almıştım. Bunlar, Kör İçgüdü ve Ölüm Meleği'ydi. Onları da beğenmiştim ama yer yer beklentimi karşılamamışlardı. Fakat, Koğuş tamamen beni başka bir boyuta taşıdı. Okuduğum ve merakla sayfalarını çevirdiğim kitaplardan birisi oldu. Beni az çok takip edenler, Wulf Dorn'ın kalemine ne kadar hayran olduğumu bilirler. Oda Alman gerilim yazarlarından birisi ve görünen o ki yanına Arno Strobel'i de almış oldu. Film tadında bir kitaptı ve gerçekten yazarın diğer kitaplarının da hemen çevrilip elimize ulaşmasını çok istiyorum.

Şimdi kitapla ilgili yorumuma geçeyim;

Sibylle, gözlerini bir anda ilginç bir odada açıyor ve olayları anlamaya çalışırken kendini buluyor. Bir bodrum katında bir hastane odası. İki ay boyunca burada kaldığını be bilinci kapalı olarak burada tedavi gördüğünü öğreniyor. Fakat çok önemli bir sorun var.. Sibylle, kendisinden çok emin. Derhal oğluna ve eşine kavuşmak istiyor. Fakat ortada bir sorun var! Onun hiç oğlu olmadığını iddia eden bir doktor, onu hiç tanımadığını iddia eden bir eş ve arkadaş.. Peki madem o gerçekten Sibylle değil! Nasıl oluyor da onun hakkında ve yaşadıkları hakkında bu kadar derim bilgilere sahip.. Peki herkesin yok dediği oğlu nerelerde? Bu insanların derdi ne böyle?

Başka birşey söylemek istemiyorum. Kitabı okuyup bu heyecanı siz yaşayın. Gerçekten çok çok beğendiğim bir kitap oldu. Okurken kim kimdi? Kim iyi kim kötü? Sürekli kafam karıştı. Sonuna kadar  "ben çözdüm" havasındaydım. Tamam az çok olayın sebebi belliydi ama okurken gerçekten şaşırdım.. Kısacası bu kitabı okuyun!!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder