11 Haziran 2017 Pazar

Yedi Kız Kardeş-Lucinda Riley

Tanıtım;

Kitabın adı: Yedi Kız Kardeş
Orjinal adı: The Seven Sisters
Yazarın adı: Lucinda Riley
Yayınevi: Pegasus
Baskı: 1. Baskı Ekim 2016
Alınan tarih: 15 Şubat 2017
Sayfa: 552
Fiyatı: 35₺
Puanım:


Arka kapak;

Aşk mesafe tanımaz. Kıta nedir bilmez. Yıldız misalidir gözleri…
 
Dünyanın dört bir yanından evlat edinilerek bir araya gelen ve isimlerini yıldızlardan alan yedi kız kardeşin öyküsü…
 
Kız kardeşlerin en büyüğü ve en güzeli olan Maia D’Aplièse, onları bebekken evlat edinen babalarının yanından ayrılmaya hiç cesaret edememiştir. Bir arkadaşını ziyaret ettiği sırada babasının ani ölüm haberini alır ve bütün acısına rağmen kız kardeşlerini bir araya toplar. Yaşadıkları şaşkınlığı başka sürprizler de izler. Babaları cenaze töreninin onlar gelmeden düzenlenmesini vasiyet etmiş ve her birine onları evlat edindiği topraklara götürecek gizemli ipuçları bırakmıştır. Parçaları bir araya getiren Maia çok geçmeden kendini Brezilya’da, acılarla dolu yasak bir aşkın izlerini sürerken bulur.
1920’lerde Brezilya sosyetesinin en güzel kızlarından biri olan Izabela Bonifacio, babasının isteği üzerine soylu bir adamla evlenmek üzeredir. Oysaki âşık olmadığı bir erkekle evlenmenin değil, hayatı keşfetmenin hayallerini kurmaktadır. O sırada Brezilya’nın ünlü Kurtarıcı İsa Heykeli’ni tasarlamaya başlayan aile dostları Heitor da Silva Costa, Paris’e doğru yola çıkacaktır. Izabela kaderine boyun eğmeye razı olmuştur fakat düğünden önce babasından tek bir isteği vardır; da Silva Costa ailesiyle birlikte Avrupa’ya gitmek ve Paris’i görmek… Fakat aşk en yanlış zamanda, en beklenmedik yerde ve en yıkıcı haliyle çıkar karşısına. Genç ve yakışıklı heykeltıraş Laurent Brouilly, Izabela’nın kaderini sonsuza dek değiştirmek üzeredir. İki âşığın yürek burkan hikâyesi ise onlardan seksen yıl sonra haberdar olan Maia’nın geçmişini yavaş yavaş aydınlatmaya başlamıştır.
Yüreğine ihanet etmek ile ailesine ihanet etmek arasında kalan bir kadının, aşkın zaman ve mekân tanımadığını kanıtlayan hüzünlü hikâyesi… 
 
“Baştan çıkarıcı bir hikâyeler labirenti! Destansı bir seri için destansı bir başlangıç…”  Lancashire Evening Post
 
“Aşkla ışıldayan, son derece sürükleyici ve gizemli bir hikâye…” Daily Mail
 
“Büyüleyici, hüzünlü ve çok katmanlı bir hikâye…” Grazia
 
“Sizi sayfaların arasına hapsedecek türden bir aşk hikâyesi… İki farklı jenerasyonun yaşadıkları, insana gerçek aşk hayalleri kurduruyor.” Foreverland: el paraíso para siempre
 
“Riley tarihî gerçekleri hayal gücüyle kusursuzca harmanlayarak büyüleyici hikâyeler yaratmayı başarabilen, çok yetenekli bir yazar. Yedi Kız Kardeş Takımyıldızı’ndan yola çıkarak kaleme aldığı bu çarpıcı seri, Kristin Hannah ve Linda Gillard hayranlarını etkisi altına alacak. İsimlerini gökteki yıldızlardan alan kız kardeşlerin hikâyelerini öğrenmek için sabırsızlanacaksınız.”
Booklist 
 
“Tarih, romantizm ve aile trajedisi tek bir muhteşem hikâyede bir araya gelmiş. Bu kitap Lauren Willig, Kate Morton ve Maeve Binchy severleri tam kalbinden vuracak.” Library Journal
 
“Tek kelimeyle inanılmaz. Müthiş bir kitap…” Katherine Webb
 
“Muhteşem karakterlerin ilmek ilmek, özenle örülmüş bir hikâyede bir araya geldiği Orkide Evi gibi uluslararası çoksatan kitapların yazarı Lucinda Riley’den müthiş bir seri…” Library Journal


Yorumum;

Uzun zamandır blog hesabıma yorum girmediğimi farkettim. Yaz geldi ve iki kere yorum hazırlamak beni fazlasıyla yoruyor. Sanırım bu nedenle sadece instagram hesabıma ağırlık verdim ama bu kitap için bir yorum girmeliyim. Çünkü o kadar mükemmel ki. Şaşkınlık içerisinde, heyecanla okuyorum satırları. Gerçekten güzel olacağını düşünüyordum ama bu kadar mükemmel olmasını beklemiyordum. Gerçekten kitabı çekinmeden alın. Seri bir kitap olduğı içim devamını beklemek zor olacak. Uzun bir seriymiş sanırım. 7 kız kardeş olduğunu düşünürsek:) Evet, yorumumu kitabı okurken anlık olarak yazıyorum. Aklıma gelen düşünceleri sıcağı sıcağına yazmak daha keyifli geliyor. Bu yüzden ani duygu değişimleri hissederseniz anlayın ki kitap beni delirtip duruyor:)

Kitap, yedi kız kardeşin evlat edinilmesini konu alarak ilerliyor. Salt baba, onları evlatlık alan ve büyüten bir adam. Sırlarla dolu olsa da kızlarına karşı çok hoş görülü ve onları yetiştirmek üzere kendini adamış birisi. Hiç evlenmemiş. Sosyal hayatı da sırlarla dolu. Yedi kız kardeşin isimleri Yedi  Kız Kardeş Takımyıldızı'ndan alınarak kızlara verilmiş. Kitabın ana karakteri, en büyük olan Maia. Babalarının ölümünden sonra dünyanın dört bir yanına dağılan kardeşler toplanıyor. Hikaye böylece başlıyor.

Yazarın akıcı diline ve naif anlatımına hayran kaldım. Kelimeleri o kadar güzel seçmiş ki. Hele kardeşlerin karakterleri. Her biri birbirinden bağımsız birbirinden farklı. Serinin devamında farklı karakterleri okumak ayrı bir tat verecek bana.

Bu kitaptaki ana karakter ilk kız kardeş olan Maia. Onun ağzından anlatılıyor kitap ve babasının yanından ayrılmayan tek kız o. Atlantis'te onun yaşan Maia, kısa bir arkadaş ziyareti sırasında babasının kaybını öğrenince cidden yıkılıyor. Bir kere dışarı çıkıyor ve onda da babasının kaybıyla karşılaşıyor.

Salt Baba'nın ölümünden sonra kızlar yavaşça kendi kuytularına çekiliyor ve kitap Maia'ya odaklanıyor. Gerçek ailesinin peşine düşen Maia, kendini Brezilya'da bulunca işler bir anda farklılaşıyor.

Burada kısa bir laf öylemek istiyorum. Aslında buna eleştiri mi dersiniz yoksa başka bir ad mı bilemem ama, kitap bu ikinci evrede beni biraz üzdü. Anlatılan olayları akıcı ve mükemmel şekilde okudum ona lafım yok. Üzülmemde etkili olan birkaç etken vardı. Mesela ben biraz daha isimlerinin de gereğince daha farklı bir olay bekledim aslında. Ayrıca ilk bölümde yani babanın ölümü ve vasiyet olayları ve Maia'nın geçmişinin peşine düşme kısımları benim açımdan iki farklı kitap okumuşum hissi uyandırdı. İlk bölüm Senden Önce Ben okurken duyduğum heyecanı ve hüzünü bana yaşatırken ikinci bölümde ise Senden Sonra Ben okurkenki hayal kırıklığını hissettim nedense. Yani olumsuz gibi geliyor belki sizlere ama değil aslında. Kitabı buram buram bir merak içinde okudum ama bu iki olay arasındaki geçişler beni biraz duygu karmaşasına soktu. Ve daha da önemlisi, iki farklı olay dedim ya sizlere. İşte kitap ileride üçüncü farklı olaya geçti ve ben komple şaştım kaldım. Bir anda, kendimi muhteşem bir aşkın içinde buldum. Muhteşem diyorum ama, kitabın içeriğini komple düşündüğümde o sayfaları okumak beni biraz sıktı. Ben Maia'yo özlediğimi hissettim ve bu aşk satırlarını okumak beni bu yüzden biraz hayal kırıklığına uğrattı.

Olayların üçüncü bir anlatıma geçmesi beni gerçekten olumsuz etkilesede kitabı severek bitirdim ve dirğer kardeşlerin hikayelerini okumak için sabırsızlanıyorum:)


1 yorum: